AMELİYAT SONRASI KRONİK AĞRILAR
Bazı ameliyatlardan sonra postoperatif ağrının sürmesi ve kronikleşmesi söz konusu olabilir. Postoperatif kronik ağrı tanısı konulabilmesi için gerekli kriterler:
-
Ağrının cerrahi girişim sonrası ortaya çıkması
-
En az 2 ay sürmesi
-
Diğer ağrı nedenlerinin ekarte edilmiş olması (malignansi, enfeksiyon)
-
Cerrahi öncesinde var olan bir sorun nedeniyle ortaya çıkan ağrının ekarte edilmesi
Cerrahi sonrası gelişen kronik ağrının kökeni kas-iskelet sistemi, visseral, somatik ya da nöropatik olabilir. İnsidansının %10-50 arasında olduğu bildirilmektedir. Tablo 1’de postoperatif kronik ağrının sık görüldüğü cerrahi girişimler ve ağrı insidansları gösterilmiştir.
Tablo 1: Postoperatif kronik ağrının cerrahi tipine göre tahmin edilen insidansları
Kronik ağrı insidansı (%) Kronik ciddi ağrı insidansı (%)
Amputasyon 30-50 5-10
Meme cerrahisi 20-30 5-10
Akciğer cerrahisi 30-40 10
Kasık fıtığı onarımı 10 2-4
Koroner arter baypas cerrahisi 30-50 5-10
Sezaryen 10 4
Postoperatif kronik ağrı gelişimi ile ilgili olabilecek faktörler; cerrahinin tipi, preoperatif ağrı, akut postoperatif ağrı şiddeti, psikolojik faktörler ve genetik faktörler olabilir. Preoperatif ağrının, ağrının kronikleşmesinde etkili olması proflaktik yaklaşımların ağrının gelişmesine engel olabileceği sonucunu da doğurabilir. Postoperatif kronik ağrı gelişiminin öngörülmesinde Diffüz Ağrı İnhibitör Kontrol Testi (Diffuse Noxious Inhibitory Control Test, DNIC) kullanılabilmektedir.
Cerrahi tekniğin de kronik ağrı gelişmesine etkisi olabilmektedir. Laparasopik herni onarımında, açık cerrahiye göre sinir hasarı ve ağrının daha az geliştiği bilinmektedir. Yine herni onarımında kullanılan hafif meshler inflamatuvar yanıtı azaltarak kronik ağrı gelişimini azaltabilir. Mastektomilerde sentinel lenf nodu biyopsisi, aksiler lenf nodu disseksiyonu gereksinimini ortadan kaldırabileceğinden sinir hasarının oluşmasını engelleyebilir. Yine interkostobrakiyal sinirin korunduğu yaklaşımlarda da kronik nöropatik ağrı gelişimi daha az olmaktadır. Torakoskopik girişimlerde retraktör kullanılmadığı için interkostal sinir zedelenmesi daha az olduğundan kronik ağrı da daha az gelişmektedir. Torakotomi operasyonlarında interkostal sütür tekniği kullanıldığında, sinire olan kompresyon daha az olacağından kronik ağrı gelişimi de azalmaktadır. Kas koruyucu torakotomide de posterolateral yaklaşıma göre daha az sinir hasarı olduğundan nöropatik ağrı gelişimi önlenebilmektedir.